Aylık arşiv: Nisan, 2025

Behiç Göçtü Bekâya

Behiç göçtü diye bekâya; Selâ verilir cümle aleme. Duyan duymayan koşar selâya; Helal verilir yatan merhuma. Can tark eder bedeni, Kimseye demez nedeni, Vardır ahirette hesabı, Her eden bulur hakkını. Çağlayan şu ırmağı, Ne et kaldı, ne tırnağı, Kanıyla yuğdu toprağı, Behiç göçtü bekâya.

Kibr-i Sâhib

Ayağını yere sürür, Kibri arşa değiyor. Vicdanı terk etmiş, Şeytanı başa geliyor. Ölse yuğacak kalmamış, Suyunu koyacak kalmamış, Nefsinin kölesi olmuş, Hakiki dostu kalmamış. Rızayı-ı ilahi de gözü yok, Hayır çıkmış bir sözü yok, Mazlum ocağında bir közü yok, Doğruya yüzün dönmemiş. Behiç düşmüş derdine, Kendine bir öğüdü yok. Kafire laf eder de, Dikili bir …

Savaş

Savaş cihetiyle hunharcasına, Niyetindeki pisliği duyarcasına, Bugün yaşa, bugün ol, bugün öl; Ta ki yarın olmazcasına… Vur hançeri namerdin bağrına; Çıkmış olsa da kibrin tahtına, Kaderden fazlası yoktur bahtına, Gelen de, giden de Hûda’dandır. O kan akmayınca o bedenden, Ya anandan girer ya dedenden, Sorma bu hallerini ki nedenden, Gözü dönmüş şeytanın kır boynuzunu… Ruhu …

Lal Olsun

Lal olsun dillerim, gözler tutulsun, Küskün olan ellere gönül katılsın, Dostluk şeref, haysiyet pula satılsın, Sorar mı bu gönül, alır mı selam, Anar mı bu dilim, eder mi kelam.

Zeyrek

Zikri dilinde zeyreğin, İnmez kalbine tövbe. Gözü zinada erkeğin, Vuramaz nefsine pençe. Başını bağlamış Müslüman, Kaşı, gözü boyalı süslüman, Yok günaha, harama aman, Nefis, şeytan pek yaman. Okuyup da sanma beni âlim, Hepsinden beterdir halim. Olmuşum şeytana asker, Allah’a asi, zalim…

Yüreğimde Gideceksin

Yıllar geçe geçe, Yollar gide gide bitecektir elbet. Ama ne kadar yıl geçsem de, Ne Kadar yol gitsem de, Yüreğimde seni götüreceğim gideceğim yerlere… Sen ağlamayı unuttuğun gün, En uzun yola çıkıp Senide yüreğimde götüreceğim, Gittiğim o dönüşü olmayan yere..

Yüreğim Seninle

Hadi dokunsana yüreğime ellerinde, Arayıp bulsana kendini. Arama gülüm arama bulamazsın, çünkü…Yüreğim seninle… Gözlerinde boğulacak kadar cesur, Sensiz ölecek kadar aşık, Ölmüş karıncaya ağlayacak kadar sevecen, Yeni doğmuş bebek kadar masum, Sensizlikte dünyayı yakacak kadar deli… O yüreği avucuna koydum… Haydi! Vursana yerlere, Ezsene ayaklar altında, Parçalasana, öldür haydi! Ama unutma o yürek seninle…

Yusuf’um

Yusuf’um kuyularda! Ateşlerde İbrahim… Susuzum Hüseyin gibi, Işıksızım dehlizlerde. Issızım sensiz, sessiz, yalnız… Kimsesiz.

Yusufçuk

Ölümü bekleyen, Bir yaralı yusufçuk gibiyim. Uzanmış sağ yanım üzerine, Yarım nefes alıyorum. Damağımda ekşilik, Burnumda ıslak toprak kokusu… Belki yaz güneşinin hasretiyle gideceğim hasret diyarına, İnan ölmek sorun değil de; Bilirim yaşayamaz yusufçuk eşi olmadan. Ben gidersem çabuk gelirsin yanıma, Ayrılamayız, bilirim…

Yunus’a

Yâr aradı yâd illerde, Dolaştı bed yollarda, AŞKı buldu Taptuk elde, Hayran kaldı miskin el de… Vardı Taptuk kapısına, Etti tık tık kapısına, Ezelden Yunus idi, Emre ile diliş etti. Yâd idik diliştik, Nice yollar dolaştık, İlden ile ulaştık, Aştık Emhamdülalillah…