Ey Dost
Ey! dost; sanma ki hayatta Hep gülecek, eğleneceksin Elbet ağlayacak, elbet üzüleceksin… Ve ey! dost; sakın sanma Hep ağlayacak üzüleceksin, Elbette sende gülecek, Elbet sende sevecek, Elbet sende sevileceksin…
Ey! dost; sanma ki hayatta Hep gülecek, eğleneceksin Elbet ağlayacak, elbet üzüleceksin… Ve ey! dost; sakın sanma Hep ağlayacak üzüleceksin, Elbette sende gülecek, Elbet sende sevecek, Elbet sende sevileceksin…
Çok şey bıraktım eski sevdalarımda. Mesela bir tanesi vardı; Küçük kalpli, ördek bakışlıydı. Ben; o giderken bir yana onu, Bir yana silahımı bıraktım. İlk intihar girişimim oldu; çocukluktu… Bir tane daha vardı; Mavişti. O gittiğinde alkolü bıraktım ben; Anladım ki ikisi de zararlıydı. Bir tane daha oldu; o da mavi gözlüydü. Hani severdim renkli gözlüleri …
Hasretim tenine değil yüreğine, Hasretim ellerine değil dillerine, Sevdiğim elaydı benim, Hasretim gözlerine… Sevmek marifetim değil, Sevip de söylememek mutluluk veren. Sarıp, öpmek marifet değil, Sevip de dokunmamak mutluluk veren. Hayallerimde besleyip büyüttüm, Minik bir bebek gibi kollarımda uyuttum, Ellerinden tutup ilk adımlarında yürüttüm, Bebeğin annesine aşkıyla sevdim… Yemin ettim sonsuz aşkına, Tövbe ettim sensizliğe, …
Bükmüş boynunu gonca gül, Edepli bir vav misali… Sevilesi, tam da sevilesi… Âşık olunası… Sevilesi edebine hayran olduğum…
Ne pireye kızıp yorgan yakarım, Ne yorgan kaşındırdı diye pireye kıyarım. Mevla’nın huzurunda bir hiç iken; Nasıl nefsime uyar da azarım? Kınama sende beni ey âdem, Bende aciz bir kulum ne edem, Dağ kadar günahım var benim de! Ya Rab affından nasip et bir dem.
Bir devrim şarkısının sözlerinde gizli sevdamız, İhtilal çığlıkları atıyor baskılara rağmen, Özgürlük diye çınlıyor vicdansız kulaklarda; Kalplere özgürlük diye…
Dar-ı dünya için değer mi gönül yıkmağa? Fani dünya için dostuna kurşun sıkmağa? Gün gelir o dost acısını çıkarır senden, Görürsün ki dar-ı dünya kimseye kalmaya…
Bir damlayım… Yağmur bulutlarından sana düşmeyi bekleyen, Yanağından süzülüp; yüreğinde buharlaşmak isteyen… Bir damla. Bir korum; yüreğinde yanan… Ben senim ruhunda can bulan, Sen bensin, bedenimde, kalbimde, her yerimdesin…
İstanbulda boğaziçindeyim, Boğazında tam içinde… Boğazın içinde bir vapurda, Martılar yarış ediyor vapurla, Anlatsam anlaşılır mı? Tüm duygularım iki satırla… Oturmuş da denizi izliyorum, Ve! biraz daha anlıyorum ki, Biz otursak da hayat akıp gitmekte! Ve ne ahmaklar benim gibi bu gidişi seyir etmekte…
Bir fani sevdanın ateşi yaktı yüreğimi, Adını sen koydum O ateşin… Çiğdemlerin arasından koştum hayallerde, Senin avuçlarında buldum sıcaklığı, Tam düşüyordum takılmıştı ayağım, Kolların sarılıverdi aciz bedenime… Manasız kelimelerle dillendi sevdam, Tarifsiz hayaller içinde büyüttüm seni… Bir imkansıza çıkacaktı yolum, Öyle de oldu zati… Bir imkansızın koynunda sevdim seni, Masum bir çocuğun gözündeki parıltı gibiydi …