Nur Ay
Gel nur ol hayatıma, Ay gibi doğsun yüzün. Bir buğulu ses, Aşk dolu bir bakış istediğim. Gel etme! Zaman bu zaman değil, Varlık sahasını terk etti ruhum. Bir tatlılık eder beni benden, Gel etme sende beni benden…
Gel nur ol hayatıma, Ay gibi doğsun yüzün. Bir buğulu ses, Aşk dolu bir bakış istediğim. Gel etme! Zaman bu zaman değil, Varlık sahasını terk etti ruhum. Bir tatlılık eder beni benden, Gel etme sende beni benden…
Şehri seyrediyorum pencereden, Tam da senin seyrettiğin o yerden. Yemyeşil bir baharın başlangıcında Ankara, Lakin bulutlar hüzünlü, güneşin yüzü asık. Bomboş şimdi sıcağıyla ısındığın o fincan, Seni bekliyor kuytu bir köşede üşüyerek… Hasret rüzgarları esiyor aklımın karanlık koridorlarında, Ve yere düşen gözyaşının şıpırtısı yankılanıyor. Bir çığlık duyuyorum; bir isyan! Varlığına şükür, yokluğuna isyan… Bir adam …
Ne Kimya var yanımda ne sen Parende! Nice âlemlere sığdım da dar geldi Larende… Bir Şems’i olmayan bu garip ömrü neylesin? Bir yudum nefes ver Ney’im adını söylesin…
Birden durup dalıyorum göz bebeklerinin İçine Ve biliyorum fırtınalar kopuyor yüreğinde… Bende savruluyorum içinde. Ve bir an “çekip gideyim” diyorum, Ama nedense seni terk edemiyorum…
Sevmek güzelmiş, Sevilmek güzel… Ne güzelmiş başka bir bedene sarılmak, Ne güzelmiş gözlerine bakmak, Kokusunu hissetmek, Ne güzelmiş doyasıya öpmek, Uzaktan da olsa…
Nasip… Zaten hep bu cümlenin ardına sığındım, imkansızlıklarımdan… Oysa hayaller kurdum bende her polyanna gibi, Aşkla atıldın kollarıma, Sarılırdım sımsıkı, yüzüne bakarak uyurdum. Özlerdim; elinden tutarken dahi, Boğulurdum; sen nefes almasan ben… Severdim; öyle masum bir bebek şefkatiyle. Susardım; Senden başkasıyla konuşamazdım bile. Okşardım yanaklarını, gözlerine bakmaya doyamazdım. Kokundan başka kokuyu duyamazdım. Senden başkası da …