Yenildim
Çok yenildim, çok yoruldum Allah’ım, Kalbim sığmıyor göğsüme, Göğsümün de, göklerin de sahibi sensin. Ya genişlet göğsümü göklerin kadar, Ya daralt derdimi göğsüm kadar…
Çok yenildim, çok yoruldum Allah’ım, Kalbim sığmıyor göğsüme, Göğsümün de, göklerin de sahibi sensin. Ya genişlet göğsümü göklerin kadar, Ya daralt derdimi göğsüm kadar…
Yürüyorum ellerim ceplerimde, Gözlerimde tomurcuk yaşlar, Yürüyorum yine, Seninle el ele yürümeyi hayal ettiğim yollarda, Yine ben ve hayallerim, yürüyorum… Kulağımda ezan sesi yankılanıyor, İçimin yangınıyla yana yana yürüyorum. Gözümde tomurcuk yaşlar, Akıta akıta dua ediyor, yürüyorum. Ellerim ceplerimde, üşüyerek yürüyorum. Yetimliğimi ciğerlerime kadar hissede hissede yürüyorum. Yoruldum ama durmadım. Yine de yürüyorum, hayalinle…
Yıllar geçe geçe, Yollar gide gide bitecektir elbet. Ama ne kadar yıl geçsem de, Ne Kadar yol gitsem de, Yüreğimde seni götüreceğim gideceğim yerlere… Sen ağlamayı unuttuğun gün, En uzun yola çıkıp Senide yüreğimde götüreceğim, Gittiğim o dönüşü olmayan yere..
Hadi dokunsana yüreğime ellerinde, Arayıp bulsana kendini. Arama gülüm arama bulamazsın, çünkü…Yüreğim seninle… Gözlerinde boğulacak kadar cesur, Sensiz ölecek kadar aşık, Ölmüş karıncaya ağlayacak kadar sevecen, Yeni doğmuş bebek kadar masum, Sensizlikte dünyayı yakacak kadar deli… O yüreği avucuna koydum… Haydi! Vursana yerlere, Ezsene ayaklar altında, Parçalasana, öldür haydi! Ama unutma o yürek seninle…
Yusuf’um kuyularda! Ateşlerde İbrahim… Susuzum Hüseyin gibi, Işıksızım dehlizlerde. Issızım sensiz, sessiz, yalnız… Kimsesiz.
Ölümü bekleyen, Bir yaralı yusufçuk gibiyim. Uzanmış sağ yanım üzerine, Yarım nefes alıyorum. Damağımda ekşilik, Burnumda ıslak toprak kokusu… Belki yaz güneşinin hasretiyle gideceğim hasret diyarına, İnan ölmek sorun değil de; Bilirim yaşayamaz yusufçuk eşi olmadan. Ben gidersem çabuk gelirsin yanıma, Ayrılamayız, bilirim…
Yâr aradı yâd illerde, Dolaştı bed yollarda, AŞKı buldu Taptuk elde, Hayran kaldı miskin el de… Vardı Taptuk kapısına, Etti tık tık kapısına, Ezelden Yunus idi, Emre ile diliş etti. Yâd idik diliştik, Nice yollar dolaştık, İlden ile ulaştık, Aştık Emhamdülalillah…
Bir ağırlık var üstümde, Bir yorgunluk! Yılların yorgunluğu olacak değil ya bu yaşta diyorum, Anların yorgunluğu diye susturuyor yüreğim. Hangi anlar? diyorum. Kırıldığım anlar! diyor. Susuyorum…
Artık senin mi yolcu, Senin mi bu dağ, bu deniz, Senin mi Bağdat, Beyrut senin mi, Senin mi soğuk sulu çeşmeler… Artık senin mi yolcu, Hala yerinde mi o yerler. Yerinde mi dersaadet, Mısır yerinde mi… Sordum ey çelebi, Özlemiş o yollar seni. Yeşil açmaz olmuş, Sen gittin gideli… Seni sordu su içtiğin çeşmeler, Selam …
Derin dalgaların arasında, yüzen bir balık misali yüreğim. Boğulmak istiyor varlığında, Fakat yaşam kaynağı mavi. Sessiz ve ıssız bir gecede, Binlerin arasında yanlız kalmışım. Herkes keyfim yerinde sanıyor, Fakat yaşam kaynağım sevgi. Bir sen varsın hayatımda; En büyük aşkım, biricik sevgilim… Prensesler kıskanırdı sevgimi, Senden çok güzeller sanki. Güzellik nedir? ne değildir? Güzellik yürekte değilse, …